Üniversitelere Rektör ATAMA Muhabbetinin Tarihi

 Bu yazıda Üniversitelere rektör neden atanmamalı onu tartışacağız :)

Üniversiteler normalde MEB'den ayrı kurumlardır çünkü özerklerdir aslında bunun temeli 1810'a yani Prusya Krallığına dayanıyor 1810'da Wilhelm Von Humboldt bağımsız eğitim üzerine çalışma yapıyor ve bu konuda kraldan özel izin ve uygulayacağı bir ortam sağlıyor ve üç tane madde hazırlıyor:

1. Üniversiteler ezberleten değil, araştırma yapan kurumlardır.(Bana kalırsa bu sadece üniversitelere özel olmamalı

2.Uzmanlaşacağı alan ne olursa olsun, öğrenciler uygarlık ve bilimler tarihini öğreneceği temel eğitimden geçirilir. Böylece, insanlık tarihinin entelektüel birikimi yaşatılır ve paylaşılır.

3.Öğrenme ve öğretme özgürlüğü esastır. Üniversiteler dini yada politik etkilerden bağımsız olarak düşünür, eleştirir ve üretirler.

Ve bundan sonra dünyada üniversite eğitimi bu kurallar üzerine olur. 3. maddede üniversiteler dini ve politik etkilerden bağımsız olması geçiyordu ama bugünkü Türkiye'deki sistem buna ters çünkü atama Cumhurbaşkanı tarafında atanıyor buda politik etkiden bağımsız mı tartışılır. Bağımsızlığın temeli 1946 4936 sayılı Üniversite kanunuyla üniversitelere özerklik verildi ve rektör seçim ile seçilirdi ve seçmenler kimlerdi üniversite içinde bulunan öğretim üyeleridir.

Yıl 1950 Adnan Menderes ve Demokrat Parti döneminde İstanbul ve Ankara Üniversitelerinin tavırları rahatsızlık vermektedir, bundan sonra Adnan Menderes'in aldığı kararla artık yeni kurulan üniversitelere özerklik verilmeyecektir, 1954 6435 sayılı kanunla da bu hayalini gerçekleştirir ve bu kanunla öğretim üyeleri milli eğitim bakanının kontrolüne girer ve milli eğitim bakanı öğretim üyelerini re'sen görevden alma yetkisine sahip olacaktır. 27 Mayıs 1960'taki askeri müdahaleden sonra 27 Ekim 1960'ta çıkarılan 115 sayılı kanunla milli eğitim bakanlığının üniversiteler üzerindeki yetkisi kaldırılır ve daha sonra 61 anayasasına şu madde eklenir "Üniversiteler, bilimsel ve idari özerkliğe sahip tüzel kişileridir." ve diğer madde ile de desteklenir "Üniversite organları, öğretim üyeleri ve yardımcıları üniversite dışındaki makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinde uzaklaştırılamazlar." ama bu yasalardan sonra 147'ler olayı gerçekleşir ve 147 öğretim üyesi görevlerinden alınır devlet tarafından, hani üniversiteler bağımsızdı diyerek bir protesto başlatan öğrenciler ve öğretim üyeleri başarılı olur ve 1962 yılında çıkarılan yasa ile bu öğretim üyelerine geri dönüş hakkı tanınır fakat bu bağımsızlık çok uzun sürmez ve 1971'de üniversitelerde ideolojik kavgalardan dolayı kısıtlama getirildi ve özerklik konusu sınırlandırıldı.

12 Eylül 1980'de ordu yönetime el koyar ve bunun sebebi olarak özerk üniversiteler gösterilir ve bu yüzden 81 anayasasında bazı değişiklikler yapılır 2547 sayılı yükseköğretim kanunu ile Yükseköğretim Kurumu(YÖK) kurulur ve bu kanunla amaçlanan tüm üniversiteleri tek çatı altında yönetmek ve istediklerini yapabilmek için YÖK'teki çoğu kişiyi cumhurbaşkanı seçmektedir. Ve 82 anayasası ile seçim ile rektör seçme kalkar atama ile rektör dönemi başlar. YÖK 3 tane rektör adayı seçer ve daha sonra bunu cumhurbaşkanına yollar ve cumhurbaşkanı da istediğini seçer ta ki 1992'ye kadar. 1992'de rektör atama kanunu kalkar ve yerine yeniden seçim getirilir genelde öğretim üyeleri 6 tane aday seçer en yüksek oy alan 3 aday mülakata girer ve kazanan 1 rektör adayı cumhurbaşkanına sunulur ama bu sistem 1997 yılında hala kullanılır ama tecrübe ile seçilen değil ideoloji ile seçilen görevlendirilir örnek verecek olursak Ahmet Necdet Sezer(eski CB) Kastamonu Üniversitesi'nde sadece 2 oy alan adayı seçmiştir.

2016'da iktidar partisi mecliste rektör seçimlerini atama ile yapılmasını istediği bir önerge sunar ama mecliste istediği desteği bulamadığı için geri çeker daha sonra 29 Ekim 2016'da cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile rektör seçimini atamaya çevirir ama bu hiç kimse ile tartışılmadan bizzat cumhurbaşkanı imzasıyla yapılmıştır ve dahası üniversitede 3 yıl profesör olarak görev yaptıktan sonra sonra aday olabilirlerdi ama nedense bu olay 9 Temmuz 2018'de kaldırıldı 9 temmuzdan 3 gün sonra 1 yıllık profesör olan Nuri Aydın İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa rektörlüğüne atanır ve tuhaf olan şey atamanın ertesi günü 3 yıl profesörlük olayı yeniden getirilir. 9 temmuz kararlarından biride şu artık YÖK aday önermeyecek cumhurbaşkanı istediği adayı kendisi atayacaktır.  

Evet hikayemizde böyleydi. 

Peki neden sürekli rektör seçim mevzusu değişip durdu, bana kalırsa başa gelen herkes çıkıntı olmadan ülkesini yönetmek ister bunun içinde militan denilen grup oluştururlar ama bazıları bu militanlar muhalifleri nötrlemek için çıkar ve böylelikle çıkıntısız bir ortam oluşur üniversitelerde de benim anladığım kadarıyla öyle yapmaya çalışmışlar yani üniversitenin başına adamını getireceksin ve o orada senin karakolun olacak rektörlerde de amaçlanan bu ama atananlarda seçilenler demokrasi ile seçilir o zaman bir güven ortamı oluşur der ki "Bu adam bana güveniyor liyakatli bir insan bu" der ve bu aslında baştaki kişiye oy olarak geri döner. O yüzden iyilik yaparsan iyilik bulursun.

Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederim:)

                                                                           Hazırlayan: G.Ö




Yorumlar

Popüler Yayınlar